Karatay Diyeti Hanımlar - bakımlı kadın

Karatay Diyeti Hanımlar

Geçen senenin favori diyet kitabı Dukan diyetiydi. Dukan diyeti, hala popülaritesini korusa da, bu yaza damgasını vuran diyet Karatay Diyeti. Kitabın yazarı Prof. Dr. M. Canan Efendigil Karatay bir tıp doktoru. Konuyla ilgili olanlar takip ediyorlardır, bir süredir en zararlı besinlerin tereyağ veya yumurta değil; karbonhidratlar olduğuna dair açıklamalar yapılıyor. Mesela daha önce Prof. Dr. Kenan Demirkol’un “Damar tıkayan kolestrol değil, şeker!” başlıklı bir söyleşisini de yayınlamıştık. Biliyorsunuz, şeker karbonhidratlar arasında en kötüsü. Gelelim Karatay’a…
karatay diyeti zayıflama
Bence Karatay diyetinin en çarpıcı savı, ara öğün yenilmemesi gerektiğini söylemesi. İsterdim ki, bütün bu yağ yakma-insülin ve leptin hormonu salınımı ilişkisini ayrıntılarıyla anlatayım; ama bunun için kitabı okumanız daha iyi olur. Kısaca özetlemek gerekirse:
“Yemek yedikten 4-5 saat sonrasına kadar, ağzımıza bir lokma koymadan normal hayatımızın devam etmesi amacı ile leptin hormonu adında bir hormon salgılanmaya başlanır. Leptin hormonunun görevi, vücudumuzun çeşitli bölgelerinde önceden depolanmış olan yağları yıkarak, vücudumuza gerekli olan yakıtı sağlamaktır. İnsülin hormonu ise, kan şekerinin yakıt olarak kullanılmasını ve kullanılmayan fazla kısmının da trigliserid olarak ileride kullanılmak üzere depo edilmesini sağlar. Leptin, 4-5 saat içinde bir şey yenmediği takdirde trigliseridleri kan şekerine dönüştürerek vücudun ihtiyacı olan enerjiyi sağlar. Sık sık yemek yediğimiz zaman enerjimiz artmış olsa bile, bu eneri yağların yanması için değil de, yağların depolanması için kullanılmaktadır. Sık sık yemek yiyerek, sürekli hazır sunulan enerjiyi kullanıp yakıyoruz. Hatta kullanamadığımızda birikim olarak depo ediyoruz.”
karatay diyeti canan efendigil
Bunun dışındaki kurallar, Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın Taş Devri Diyeti ile çok ortak kural içeriyor. Tereyağı ve zeytinyağını önerirken; mısırözü ve ayçiçek yağından uzak durulmasını söylüyor. Yemekle birlikte karbonhidratlar (ekmek, pirinç, makarna, vs.) yenilmeyecek. Omega 3 alımına önem verilecek. Bal, reçel, pekmez ve tatlandırıcı yenmeyecek. Tuz azaltılacak. Tüketilen tüm besinlerin doğal-işlenmemiş olmasına dikkat edilecek. Yenilen meyve porsiyonu abartılmayacak; meyve de bir şeker çünkü. Bol su içilecek. Ve en önemlisi her gün 40-50 dakika sık adımlarla yürüyüş yapılacak.
GIA’nın yorumu: Görüldüğü gibi Karatay Diyeti, kısa süreli bir zayıflama diyetinden ziyade; uzun vadeli bir hayat düzeni değişikliği… Ben kişisel olarak, sık sık az az yemenin bir süre faydasını görsem de, sonradan bana iyi gelmediğini farketmiş bulunan biriyim. Sık sık az az yemenin özünde şeker seviyesini dengede tutarak, kişinin yemeklere saldırmasını engellemek var. Ama ya şeker dengesi bozuk biri değilseniz, ya öğünlerinizi çok sağlam ve dengeli yediğinizden ara öğün yemeseniz de oluyorsa? O zaman, herkese sık sık az az yemeyi tavsiye etmek de, x diyetini tavsiye etmekle aynı şey değil mi? Hani her diyet kişiye özeldi? Sık sık az az yemek, tıp dünyasında herkese uygun olduğu ispatlanmış bir düzen değil ki.
Bir diğer inancım da şu şekilde: Günde 6-7 kez beslenmek, ancak çok ufak-az kalorili öğünler yediğinizde sizi zayıflatıyor. Ama bir yandan da, vücudunuzu sürekli acıkmaya-atıştırmaya alıştırıyorsunuz. Kontrolünüzü kaybettiğiniz anda (Ki kontrol kaybından kastım, 3 dilim makarna böreği yemek falan değil. Mesela normalde 4 kuru kayısı yerine 6 tane yiyip, yanına da 2-3 de ceviz eklemek.), bir anda almanız gereken kaloriden çok daha fazla almaya başlıyorsunuz. Ve kilo alımınız kaçınılmaz oluyor. Ki farzedin daha da fazla kontrolünüzü kaybettiniz, mesela akşamüstü 1 meyve-2 grissini ara öğünü yerine, bir simit 2 dilim peynir, domates yemeye başladınız. Gece yediğiniz ara öğünde bir porsiyon meyve yerine; evdeki tatlıdan veya evdeki kuruyemişlerden atıştırdınız. Bence diyetisyen eşliğinde, günde 6-7 öğünle kilo veren ama sonra tek başına kalınca bir süre sonra tıkır tıkır kiloları geri alanların sebebi bu.
Ben bir süre tuttuğum besin güncesinde şunu gördüm: Ara öğünlere çok ihtiyaç duyuyordum, çünkü ana öğünlerim çok azdı. Öğle yemeğini oldukça az yediğimden, akşamüstü illa birşeyler atıştırmam gerekiyordu. Oysa, öğlen iyi yediğimde öyle bir öğüne gerek duymuyordum. Bence durup bir düşünmeli. Nasıl ki Dukan diyeti, karbonhidrat diyeti, x diyeti, y diyeti herkes için uygun değil, sık sık az az yemek de herkes için uygun olmayabilir. Belki bundan 5 sene sonra, bunun da büyük bir hata olduğu; sadece şeker hastalarının böyle beslenmesi gerektiği, hemen hemen bütün bilimsel çevreler tarafından kabul edilecek.

Yorum Gönder

0 Yorumlar